top of page
Yazarın fotoğrafıhüma

Nukha-Şheki.

Güncelleme tarihi: 19 Eki 2018

Azerbaycan Türkü bir doktor hanımefendi var.Kendisini,muhabbetini,tedavisini sevdiğim.En son geçen sene bu zamanlarda görüşmüştük. Yine uğradı yolum mekanına. Geçen sene onunla görüştükten bir müddet sonra çıktığımız seyahatimizi anlattım ona biraz. Şheki’yi. Eskimeyen Azerbaycan-Şeki muhabbetimi. Sihirli sanki o topraklar dediğimde o da katıldı bana evet büyülü gibidir diyerek.

Ermenilerden,onların Azerbaycan’da yaptıkları mezalimden bahsetti. Şeki’de yaptıklarından. Onun anlattıklarından yola çıkıp yeni bir sürü şey öğrendim oradayken gündemime gelmeyen.

Azerbaycan tarihi,Şeki tarihi,gezilecek yerler vb bilgileri nette bulmak mümkün. Burada uzun uzun anlatmadım. Turistik amaçlı seyahat edenlerind gezi notlarının yanında çokça da Tarihi seyrini,savaşları ve Ermeni zulümlerini anlatan Akademik seviyede eser mevcut.

Onlardan,Anadolu’da yaptıkları gibi ,Azerbaycan’da yaptıkları zulümlerini okudum Ermenilerin. Ehmed ve Gumru’nun hikayesini, Ali ve Nino’yu okudum kısaca.Gürcistan’da varlığını bildiğim ali ve ninonun modern heykelleri daha bir anlam kazandı gözümde. Ta gerilerden, hocalı katliamına kadar okudum. Acıyı okudum hala dağlık Karabağ’da devam eden. O dönemde yazılmış pek çok şiir gibi Cafer cebbarlının bu şiiri de o acının şiiri.

....Gül zari – Vatan soldu

Millet hari – zar oldu

Hamı payimal oldu

Dur ey har olan Millet...

Kafkasya atalar yurdu. Buhara baba tarafından, Azerbaycan-Şeki anne tarafımdan dede yurdum. “Kan çeker”, “ekmek ayağına gelir ama su çeker “sözleri anlam buluyor benim muhabbetimde.

Azerbaycan’ın tarihi İpek Yolu üzerindeki,sanki zaman içinde yolculuğa çıkartan şehri Şeki. Kiş ırmağının hemen yanındaki düzlükte,sırtını dağlara dayamış bir masal diyar sanki. Eski adı “nukha”.

Milattan önce VIII. Yüzyıla kadar uzanan bir tarihçesi var. Kadim bir şehir. Bir sürü devlet hakimiyet kurmuş üzerinde çok savaşlar görmüş. Bu yaşanmışlıkların izleri şehre girer girmez karşılıyor insanı. İçine çekiyor. Bir anda yüzyıllar gerisine taşıyor adeta yaşayan bir müzede gibi.

Yaşadıkları olgunlaştırmış, İpek Yolu üzerinde olması inceltmiş zarifleştirmiş Şeki’yi.

İnsanları dindar, espirili ve sanatkar olmuşlar. Şeki’ye özgü sanatlar gelişmiş başka yerlerde olmayan. Tekeldüz sanatı bunlardan biri.Tekelduz Tek tığ kullanılarak kumaş üzerine resim yapma sanatı. Erkeklerin icra ettiği bu sanat esas materyal olarak yerli ve ya yurtdışında üretilmiş kırmızı, siyah ve koyu mavi renkli kadife ve ipek iplik kullanılır . Herbiri bir anlam ifade eden motifler bazen birer mektup gibi muhatabına meram anlatmakta da kullanılmış.

Şeki’ye özgü bir diğer sanat da “ şebeke” diye ifade edilen,kapı ve pencere camlarında, çivi ve yapıştırıcı kullanmadan icra edilen bir sanat. Renkli cam ve ahşap parçaların ince ince hesaplanıp puzzle gibi işlenerek birbirine geçmesi ile uygulanıyor. 250 yıl önce inşa edilmiş muhteşem han Saray’ının pencerelerinde bozulmadan duran çok güzel örnekleri var. Tamir halinde olduğundan biz yerinde göremedik maalesef. Ama dünya artık dileyenin parmaklarının ucunda. :)

Bu pencerelerdeki şebekelerin her metre karesi, birbirine geçmiş beş bin ila on dört bin arasında çıta ve cam parçasından oluşuyor. Dört nesildir bu sanatı icra eden sanatkar Tofig Resulov kullanılan fıstık Çınar tahtalarını dayanıklı olması için bezir yağında beklettiğini anlatıyor okuduğum sayfasında.

Dillere destan ,vurguyu ne olursa olsun cümledeki son kelimeye koymak ile oluşan bir aksanı var Şekililerin. Hoş buluyor bilenler. :)

Bazıları Bursa’ya,bazıları Edremit’e,bazıları da Şirince’ye benzetiyor Şekiyi. Konya ve Giresun ile kardeş şehir olmuş zaman içine bir yerlerde.

Bursa’dan oraya göç etmiş bir ailenin evinde misafir olduk Şeki’de. Önceden haberli,anlaşmalı ,hazırlanılmış bir misafirlik ile. Bursa da kale içindeki şimdilerde tarihi eser sayılan dede evimiz ile benzerlikler bulduk o evde.

Ben Azerbaycan’da günlük yaşantının tabii halini görebilmeyi çok isterdim. Bakü‘de Minyatür kitap müzesini, Şeki’de han Saray’ını da öyle.

Kısmet olmadı.

Son olarak Şeki’nin gezilecek yerlerinin bana göre en etkileyici olanı olan , Kervansaray ile bitireyim sözü. Yukarı kervansaray asır önce inşaa edilmiş Kafkasya’nın Güney’inde ki iki kervansaraydan biri. Gayet sağlam görünüyor.

Altı bin metrekare alanda kuruluymuş. Şeki'ye özgü mimari üslupla tuğla ve çay taşıyla inşa edilen Yukarı Kervansaray, bir katı bodrum olan üç katı, 300'den fazla odası ve Şekiye özgü iki büyük kapısı var. Dış tarafında hediyelik eşya dükkanları var şimdilerde. Eskiden ne amaç ile kullanıldığını bulamadım.

Aslında kervansaray bana dünyayı çağrıştıran bir yer. Bu mekan içinde ,tam ortada bulunan kenarları havuz olan oturma alanında ,oturup,gözlerimi kapatıp ,geçmişten sesleri dinlemeyi çok isterdim. Üçyüzyıl ötelerden ne sesler duyardım kimbilir. Ama hızlıca aktık,geçtik. Bir çay içimi soluk bıraktık bizde, sonrakilere...

143 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page