top of page
Yazarın fotoğrafıhüma

Dünya,düz mü,geoit mi?

Kendi içimde hesaplaşmalı,geleni gideni bol,yoğun birkaç günden sonra vakitleriniz hayr olsun inş.

Gökyüzü açık. Güneşli, sevimli beyaz bulutlu ve zaman zaman hızlı esen rüzgarlı birgün bugün.Daha kışı görmedik sayılır ama havada bahar kokusu var.

ATV li safariciler arz-ı endam etmeye başladılar bile. Gürültüleri kapalı pencerelerin ardından varlıklarını duyuruyor.

:)

Bana,niçin hemen her mesaj yazdığında hava durumu raporu sunar gibi ilk önce gökyüzü yazıyorsun diye soruyor bazı arkadaşlar.

Cevaben açık kalplilikle derim ki ,bana iyi geliyor. Kendimi iyi hissediyorum.

Dünya, gök kubbenin altında bir bütün bana. Herbir yerinde dostlarım var sevdiğim. Ta öbür ucunda da can parelerim. Öyle uzak,öyle farklı ki aynı geceyi,aynı gündüzü bile paylaşmıyoruz. Gök kubbe ortak noktamız. Başımızı kaldırıp baktığımız aynı sonsuz mavilik, aynı yıldızlar,aynı gökyüzü...

Gökyüzünü,onun ahvalini,renklerini,duygularımı yazdığımda aynı gökyüzünün altında olduğumuzu hatırlıyorum. Şükrediyorum.

Gökyüzünden söz ederek başlayınca ,bu sıralar tesadüfen okuduğum bir yazının ardından dikkatimi çeken bir konudan bahsedeyim.

Zamanımızda dünyamızın küre şeklinde değilde düz olduğuna inananların olduğunu ve savlarını savunmak için 2017 de kongreler düzenlediklerini biliyormuydunuz.? Bizim memleketimizde de kendilerine “ Düz dünya topluluğu “ diyen bu grubun teorilerine inanan ve Kuran-ı Kerim’den ayetlerle açıklamaya çalışanlar bile var. Öteki gruptan,yuvarlak diyenlerden de öyle. Her iddia sahibi ayetleri evirip,çevirerek iddiasına destek aramakta.

Düz diyenler de,geoit yani kutuplardan basık,ekvatorda şişkin diyenler de pozitif bilim açısından kanıtlanabilir cevaplar sunuyorlar. Düz diyenler alternatifsiz NASA kaynaklı fotoğrafları red ederken ,geoit diyenler diğerlerini cahillikle itham ediyorlar. Her birinin,diğerinin argümanına bir cevapları var.

Bu tartışmalar eğitim hayatımız boyunca bize empoze edilmiş paradigmalarımızı yıkmanın dışında bizi ilgilendirmiyor. Hayatımızı etkilemiyor,değiştirmiyor. Biz derken sıradan,ama her türlü oyunun onlar üzerine oynandığı halk denilen çoğunluktan söz ediyorum. Haberler bizim için,bilgiler bizim için hazırlanıyor. Algı yönetimi ile sevk edilmek istendiğimiz tarafa doğru süzülüp,bize servis ediliyor.

Masum görünen , dünyanın bilgi sunanlarına karşı güvensizliğin desteklediği tartışmaların bizi ilgilendiren tarafı yalanın çok organize,çok büyük boyutlu ve devletler destekli olabileceğinin bir göstergesi olması. Düşman olarak bilinen devletler bile çıkarları söz konusu olduğunda bir yalanın arkasında sarmaş dolaş olabiliyor. Koca koca isimli,ismi bile bilim adına saygı uyandıran kuruluşlar yalan ile birlikte anılıyor. İnsanları kandırmakla suçlanıyor.

Gözlemek ve test etmek imkanı yok. Aracımıza atlayıp bir bakıp gelelim de diyemiyoruz.

Bütün bu ezber bozan agnotolojik tartışmalar bize sadece ne kadar yalan bir dünyada olduğumuzu , bize bilgi sunanlara ve sunulan bilgilere, aksi ihtimale karşı açık kapı bırakarak yaklaşmamız gerektiğini anlatıyor.

Malum,bilgiye ulaşma yolları ve felsefesi var sıralanıp,isimlendirilmiş. İslami bakış açısından da öyle. Doğru bilgi için ilk şart akl etmek.

Genel olarak sıradan bir insan en güvenilir bilgilerini kurumsal bilgi kaynaklarından,onların kütüphanelerinden,yayınlarından,sayfalarından edinir. Bilgi,bilgiden beslenir. Kurumsal bilgilerin bilgi kaynakları yalandan beslendiğinde ise... kıyı köşe araştırıp doğru kaynaklara ulaşmaya çalışmak, kabine danışmak durumunda...

“Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur. “

Hac.46.

66 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page