top of page

Hasretin beyazı

Yazarın fotoğrafı: hümahüma

  Şaban ayının şu son günlerinde gündemim başka olacaktı. Beyazlık sardı dört bir yanı. Gündem değişti.

   Bazı şeyler geç gelir dostlar. Geldi mi de sessizce, usul usul akar gönle. Çarşamba günü kar başladığında lapa lapa yağışını izlerken öylece, gözümden gönlüme indirip saklamak istedim.

    Kimbilir bir daha ne zaman görürüm diye düşünerek.

    Kar nadir düşer oldu İstanbul’a. İstanbul kendi içinde büyüdü, büyüdükçe yükseldi, yükseldikçe ısındı, ısındıkça kavruldu . Bulutları kovar, rüzgarları keser , gölleri, akarsuları kurur oldu .

   Yağmur da, kar da bekletir, özletir, hasrete dönüşür, dua dua gönülden dile düşer oldu.

    Eller semada, diller duada, gözler gökyüzünde  bekler oldu.

    Nihayet dualar kabul oldu, bir gün dönümü , ansızın indi yeryüzüne. Sokak lambalarının altında döne , savrula uçuşurken, insana sabrın renginin beyaz olduğunu hatırlattı.


  Kar, sadece bir mevsimin yağışının adı değil, bir kavuşmanın ismi . Bir gün dönümünde, bazen sabahın seherinde bembeyaz bir vuslat…


   Biliriz ki, her şeyin bir vakti var. Tohum toprağa düşmeden filizlenmez, gün batmadan gece gelmez, gönülden gelen yakarışlar yükselmeden kabul kapıları açılmaz.

   Geciktiğinde beklenen rahmet, bekleyen bir eksiklik duygusu ile bekler tamamlanmayı. Gelir matlub olan, zaman biran durur.

   Kar yağdığında, yalnızca yeryüzünü değil, insanın boşluklarını da örter.


   Her yağan kar, kalpte bir temizliktir. Biriken kirleri, tortuları, zamana yenik düşen hatıraları siler.

   Kar yağarken insan  gönlünü dinler , sustuklarını işitir, özlemlerini hatırlar. Gönlünü tanır yeniden.

   Çünkü kar, sesleri  hafifletir. Şehirleri susturur, insanları ile birlikte , ayak izlerini saklar, öfkeyi yumuşatır. Herkesin içindeki sessizliğe bir selam gibi düşer.


Ve kar yağdığında bazı dualar da kar gibi iner insanın gönlüne…


Beklenen bir haber, özlenen bir dost, gelmesi için dua edilen bir ferahlık gibi..

   Yıllarca dilde, gözlerde, gecelerde saklı kalan niyazlar vardır rabbi ile kulu arasında. Gün gelir, kar taneleri gibi bir bir inmeye başlar yakarışları. Kimi önce düşer toprağa, kimi havada uzun uzun döner, kimi hiç görünmeden erir. Ama her biri bir hikâyedir.


   Kar, sabrı öğretir. Sabır, vuslatı getirir.


   Kuru, yanlız, üşümüş dalları, kayaları,toprağı yumuşak beyaz bir örtü zarifçe sarar.

    Acılarını dostça dokunuşlarla hafifletir.

   Belki yerdekilerin  kara hasreti kadar kar da hasrettir yerdekilere. Ağaçlara konmak, taşlara dokunmak, toprağı örtmek ister o da.  Bir çocuğun sevinç çığlıklarında kendini görmek, avuçlarında erimek ister belki de….

   Öyle ya, iki taraflıdır hasret, bir hasret kalınan vardır bir de hasret kalan.

    Dua da benzerdir… Biri gönülden yükselir, karşılığı Rabbinden gelir. Öyle ki, duası yoksa değeri de yoktur.

   Ve bazı dualar, tıpkı kar taneleri gibi, ruhu temizlemek için indirilmiştir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) şu duası gibi:


“Allah’ım! Kalbimi kar ve dolu suyu ile yıka. Kalbimi günahlardan beyaz elbiseyi kirden arındırdığın gibi temizle. Benimle hatalarımın arasını doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır.” (Buhârî, Daavât 39)


   Kar erir, su olur, toprak emer, filiz verir. İnsan da öyledir; gözyaşlarını toprağa döker, dualarıyla yeşerir, zamanı geldiğinde Rahmet’e kavuşur.

   Ve belki de en güzel yağış, gökten değil,  gönülden yağandır .

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yeni Yazgının İlk Günü.

Bahar dalı fotoğrafta görünen güzelliğin adı. Japon ayvası diyenler de var,başka isimlerle ananlar da.   Baharın müjdesi sayılır.   Bu...

1 Comment


sengulyldrm2
Feb 21

🌹💗

Like

© 2023 by NOMAD ON THE ROAD.

  • Instagram Black Round
  • Pinterest - Black Circle
bottom of page