top of page

Her insan bir biyografi yazarıdır.


   Kapılar yeni manzaralar demek geçince, görünen  afakta.

   Etrafına örülmüş duvarların sınırı sona erer kişi bir kapıdan geçip ileriye yol aldığında. Yeniler söz konusudur. Yeni sınırlar, yeni ölçüler,yeni değerlendirmeler…

   Bu kapılar maddi olduğu kadar manevi,mecazi, soyut olabilir.

   Geçip geldiği yerde biriktirdikleri yoldaş olur yeni yerde.

   Ölüm ile uyuduğu uykudan uyanınca geçilen kapıdan sonra yeni bir hayat başlayacak.

   Kelimeleri,kendini ifade  için aracı seçen ve onları yerinde ve güzel kullanan insan yazar.Şiir yazar, ilmi seviyesine göre makale-kitap yazar,hikaye- roman yazar. Bazen kendini,bazen de başka hayatların hikayelerini yazar. Kurgular bazen olmasını istediği gibi. Bazen korkularını,hırslarını anlatır. Ama her ne yazarsa kendini anlatır,kendi yorumlarını,biriktirdiklerini aktarır.

     Mümkündür yazdıklarından,yazanı okumak.

     Geçmiş,geçmekte olan ve geçecek olan her bir insan da kendi defterini yazar bigane. Herbiri birer biyografi yazarıdır.    

   Doldurdukları defterler en gizli detayına kadar,an be an sahiplerini anlatırlar.

      O defterlerin kaydını tutanlar,iki omuzunda iki yazıcı insanın,en yanlız olduğunu düşündüğü anda bile yanlız olmadığının kanıtıdır.

      Muhasebe defteri gibi, rakamları da vardır deftere kaydedilen her bir sözü,herbir davranışı değerlendirmeye yarayan. En küçük ,en önemsiz görülen hareketlerin büyük rakamlarla karşılığı olur. Artıda ve ekside. Olumlu ve olumsuzda.

     Defteri kendince güzel davranışlarla doldurduğunu düşünerek cennettte üst derecelere talip olan , elleri bomboş cehennem çukurlarında buluverir kendini. Müflis diye anlatır efendimiz onun halini.

      Yanlız değil insan. Kimsesiz  hiç değil. Adaletsiz olduğunu düşündüğü bu dünyanın nihayetinde, niyetleri de içeren çok hassas bir  hesap sürecinden geçecek,adalet yerini er veya geç bulacak.

    Bu deftere işlenenler sadece bu hayatın sonrasını etkilemez. Mevlana’nın dediği gibi bugünü de serinletir,ferahlatır veya daraltır.

     Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, Huzur ise bir sevabın  karşılığıdır.

    Ara ara bu huzura talip olanlardan hikayeler düşecek bu sayfalara. Talip oldukları sevapları eksiltmemek için en azından ben isim ve yer paylaşmayacağım. Anlattığım,ana hatları ile hikayeleri ve bu hikayelerin anlattığı gönlü güzel insanlar olacak.

   Çeşitli dernek ve vakıflar örgütlü iyilik davranışlarında bulunuyorlar. Bunlar benim yazmak istediğim alanın dışındalar.

     Geçtiğimiz senelerde dinlemiştik, içinde biner tl olan zarfları kapıların altlarından bırakan bir sevap umanın hikayesini.   

  Onun bir kandil gecesi dağıttığı zarfların üzerine iliştirdiği not kalmış aklımda.

      "Paylaşmanın asaletini, bencilliğinin çirkinliğine değişmeyen bir kardeşiniz olarak, sizden dua edecek kimsesi olmayanları duanıza katmanızı ve bu gece kapınıza gelmeme vesile olanlara dualarınızda yer vermenizi tüm kalbimle isterim.”

   Sadece dua beklentisi. Dua ile destek vererek iyiliği çoğaltmak olsun bize düşen.

      Bugün için seçtiğim örneklerden biri ortaokul öğrencisi genç bir delikanlıya ait. İstanbul dışından.

   Alışveriş yaptığı markette iş yeri sahibini bulamayınca aldıklarını kameraya göstererek ücretini tezgahın üzerine bırakıyor.

   Bir diğer örnek ise bilvesile ziyaret ettiği yerde çilek görmemiş çocukların varlığı içini acıtan bir hanıma ait. Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna çilek köprüsü kuruyor adeta. Kasa kasa çilek ile hiç çilek tatmamış olanları çilek ile tanıştırıyor.

Son örnek, 92 yaşında camilere ücretsiz mihrap ve minber yapan bir marangoza ait. Allah rzası için bu hayrı yapmaya 44 senedir devam ediyor. Düşüncelerini,

“Yapacağın işi gece rüyanda görüyorsan başarırsın yoksa başaramazsın. Allah rızası için Allah'ın evlerine bir şeyler yaptım. Yaşım ilerlediği için 29'uncu minberi yaptım artık tamam diyorum” diyerek ifade ediyor.

Bu cuma organize olamadım cuma tebriği için. Mesajım sizlere cumartesi ulaşacak. Vaktiniz hayr olsun.







52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Fazilet hissi, Allah korkusundandır.

Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır;    Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır.    Mehmet Akif Ersoy’un mısralarında...

Kommentare


bottom of page