“Her gün onbinlerce insanın ziyaret ettiği Eyüp Sultan mı “sağ” yoksa ölümümüzün üzerinden üç beş yıl geçmeden unutulacak olan bizler mi?”
Mustafa Armağan’ın bir makalesinde yazdığı bu paragraf okuduğum günden beri gözümün önünde. Kendime soruyorum, kimler vefat etti bildiklerimden , yaşayanlar kimler?
Etrafa bir göz gezdiren herkes kendi bakış açısı ile kolayca cevaplayabilir bu soruyu.
Kimi isimler iyiliği büyüterek yaşıyor, kimi ismi anıldıkça kötülüğünü katlıyor geçen seneler ile birlikte.
Bu noktadan bakınca dünya durdukça yaşatacak iyi işler yapmak iştiyak oluşturur. Çünkü insanların bir çoğu ardında iyi bir isim bırakmak ve uzunca yaşamak ister. Bunun için çırpınır.
Ta İslamiyetten önce Tay kabilesi reisi Hâtîm et-tâî cömertliği ile günümüze kadar yaşamıştır mesela.
Bir kısmınızın görmüş olduğunu tahmin ettiğim bir videodan bahsedeceğim. Kıyafetinden esnaf olduğunu anlaşılan,saçlarına ak düşmüş bir beyefendi.
“Allah’ın rzasına aşığım ben diyor. Onu arıyorum bazen bir çocuğun tebessümünde,bazen bir yaşlının duasında. Çöplerde arıyorum bazen . Ağlayarak ekliyor ekmeklerden sigara izmaritlerini ayıklıyorum. Kuşlara veriyorum.çok üzülüyorum müslümanların haline”diyor.
Allah’ın rızasına aşık olmak.
Allah rızasını aramak.
Doğru.
“Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan,” (98: 8). Ayeti mucibince insan Allah’ı cc razı etmek ister.
Nasıl razı olur Allah kulundan.?
“İman edenler ve ‘amel-i salih’te bulunanlar, mahlûkatın en hayırlılarıdırlar.” (98: 7).
Cevabı ayet-i kerime verir. Salih amel işlemek. Salih ameller nelerdir diye sorulduğunda da geniş bir yelpazede yaratılmışlara hüsn ile muamele etmek gelir.
Hedefini bu şekilde koyan bir insanın kalbine düşen arayış olur Allah rızası… Gözle görülmeyen, elle tutulmayan, ama ruhun her zerresini sarıp kuşatan bir arayış. O’nu razı etmek, O’nu hoşnut kılmak, bir kulun dünya ve ahiret dengesindeki en mukaddes hedefidir.
Der ki,
“De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’âm Suresi, 162).
Bu arayışı, yalnızca ibadetle sınırlı değildir; hayatın her alanında, her nefeste, her adımda O’nu bulmaya çalışan bir yolculuktur.
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür.” (Zilzal Suresi, 7).
Anne ve babaya iyilik, yaşlılara hürmet, bir yetimin başını okşamak, bir komşunun derdiyle dertlenmek, tatlı dili güler yüz, davranışlarda sergilenen merhamet… ve daha nicesi.
“Rabbin, yalnız kendisine ibadet etmenizi ve anne babaya iyilik etmenizi emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa sakın onlara ‘Öf!’ bile deme…” (İsra Suresi, 23).
Rabbimizin bu emrine icabet, rızalullahı kazanmaya vesiledir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Kim yaşlı bir Müslümanı, onun yaşından dolayı saygıyla gözetirse, Allah da onun yaşlandığında başkalarını ona saygılı kılar.” (Tirmizî, Birr 75).
Karıncalara dökülen kırıntıların, kuşlara konulan suların, gelip geçilen yollardan kaldırılan taşların,rızalullah yolunda yapılan arayışlarda hükmü vardır.
“Her canlıya yapılan iyilikte bir ecir vardır.” (Buharî, Mezalim, 23).
Bazen maksad arzu edilen gibi olmayabilir. Orada da Efendimiz’in şu hadisi destek olur arayışımıza.
“Ameller niyetlere göredir. Her kişi için ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır.” (Buharî, Bed’ü’l-Vahy, 1).
Hasılı kelam Allah rızasının peşinden koşan insan için her an bir fırsattır.
Hayatı Allah’ın rızası için yaşamak, sıradan işleri dahi kutsallaştırır. Gülümsemek bir sadakaya dönüşür; bir kap su vermek, cennete uzanan bir yola…
Sehl bin Abdullah’ın sözleri,
“Allah’ın rızası, Allah’ın senin her halinden razı olmasında gizlidir. Sen de her hâlinden razı ol ki O da senden razı olsun.”
Rıza-i Bari peşinde olanı sabırlı olmaya ve her durumda şükretmeye teşvik eder. Çünkü O’nun rızası, bazen sabırda, bazen şükürde, bazen de teslimiyette saklıdır.
Bazen bir çocuğun dilinde, bazen yaşlının duasında, bazen bir kuşun kanat çırpışında. Yeter ki onu aramayı bilelim, kalplerimizi temiz tutalım ve iyilikte daim olalım. Peygamber Efendimiz’in hadisi ile bitireyim.
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/110).
🌹