Ne kahrı dest-i âdâdan, ne lûtfu âşinâdan bil,
Umûrun Hakkʼa tefvîz et, Cenâb-ı Kibriyâʼdan bil.
Sabahtan beri beynimin içinde bu satırlar dönüp duruyor. Bir yazı okumadım bir muhabbette geçmedi, konuşulmadı. Nerden çakıldı zihnime.Düşündüm durdum.
Nihayetinde,
Rüya görmüş olmalıyım dedim kendi kendime.
Zihnimde silinmeyen görüntüler var. Bir baba, kucağında başı olmayan bebeği, etrafında kadınlar. Anne ve akrabalar olmalı. Yüzlerindeki, gözlerindeki acı, dehşet ve bu acının renkleri. Dik duruşları. Sessiz haykırışları.
Dünyanın ahlaki çöküşü, bu çöküşe direnenler, bitmeyen savaşlar, savaş tehditleri,alev alev her yer.
Arsız, pervasız,edepsiz azınlıklar el ele çoğunluğa hükmetme yarışında. Müdahil olamadan ,yara saramadan, engel olamadan izlemek çaresizlik hissettiriyor. İşte tam bu noktada yukardaki satırlar ışık tutuyor yola.
“Umurun Hakka tefviz et,”
Ayaşlı Muallim Şâkir,e ait bu beyit,
somuncu baba olarak bilinen Şeyh Hamid i Velinin türbe girişinde de yazılı imiş. Bu sebeple bazı yerlerde beytin sahibi olarak da geçiyor.
Üzüntü,sıkıntıyı düşmanından,iyilik ve güzelliği de dostundan bilme.
Bütün işlerini hakka havale et. Allah’tan bil diyor kısaca.
Tefviz tasavvufi bir terimdir. Tevekkülün ileri boyutudur. Kulun bütün işlerini tam bir teslimiyet ile Allah'ı kendine vekil kılması , işlerini O’na havale etmesini anlatır.
Bu noktada İbrahim Hakkı Erzurümî’nin uzun
Tefviznamesi hemen gönlümüze düşüverir.
İlk ve son beyti ve diğer beyitlerin kısa açıklaması ile nokta koyalım. Yoksa burdan Marifetullaha ,Esma-ül Hüsna’ya ,sabıra, sabır çeşitlerine … yol uzar gider.
Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Ârif anı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler.-1-
2-Tevekkül edip işlerini Allah’a havale eden ve sonucu sabırla bekleyen Müslüman, rahat eder.
3- Kalbini Ona bağla, her şey takdirledir. Tedbir takdiri bozamaz. Tedbirli ol; fakat tedbirine güvenme!
4- Merhametle yaratan, bol rızık veren Hak teâlâ, tevekkül edenin her işini en iyi şekilde yapar.
5- Hacetleri bitiren Allah’a yalvar, Ondan kaçma! Nefsine uyup başkasına el açma!
6- İlle de şu iş şöyle olsun deme! Eğer o iş, istemediğin şekilde olmuşsa, hiç üzülme, Hakkın takdirine razı ol!
7- Boş yere üzülme, her iş Haktandır, öyle olmasında sayısız hikmet vardır.
8- Allahü teâlânın her işi düzgündür, aklımız almasa da hepsi uygundur.
9- İşini Hakka bırak, uzakları çok yakın, yakını eder ırak,
10- Onun işinde hata olmaz. Onun emrine uymayan yanar. Yeter ki sabretmeyi bil.
11- Bu işler niye böyle deme. Bunlar her zaman böyle. Mühim olan işin sonudur.
12- Nefsine uyup da, hiç kimseyi hor görme, kalbini kırma! Bağırıp çağırma!
13- Müminde hile olmaz, fitne çıkarmaz. Ondan zarar gelmez. Arife tarif olmaz.
14- Onu vekil edip kadere razı olarak güzel sabretmek hoş, bundan gayrısı boş.
15- Allahü teâlâ, kendisini anana, imdat diyene yardım eder.
16- Çaresiz kalsan, yazdırır ferman, hemen bulunur derdine derman, köle iken olursun sultan.
17- Kâh ağlatır, kâh güldürür. Kimini yaşatır, kimini öldürür. Yaratmakla yorulmaz, hikmetinden sorulmaz.
18- Nimet verir ve alır, zarar ve fayda verir, alçaltıp yükseltir.
19- Kalbleri değiştirir, kimini susuz bırakır, kimine kevser içirir, herkesi değişik bir imtihandan geçirir.
20- Kimini huysuz yapar, kimine güzel huy verir, kimini sevip sevdirir.
21- Kimini çok renkli, kimini renksiz, kimini gamlı, kimini gamsız yapar.
22- Az yiyip içen az uyur, hantallıktan kurtulur, zihni açılır, rahmet saçılır.
23- Herkesle gezme, dostunu üzme, Hak sese ver kulak, nefsin gibi olma ahmak.
24- Maziyi bırak, istikbale de dalma, hep bugünü de düşünme!
25- Tembelliği söküp at, Allah’ı eyle hep yâd, rıza-i Haktır maksat.
26- Kötüdür gaflet, agâh ol gayet, arayan bulur Mevlayı elbet.
27- Her sözden öğüt al, her şeydeki güzelliği gör, bunlar sana ganimet.
28- Allah’ın ihsanı olarak sonsuz kurtuluşu müjdeleyen birçok işaret var.
29- Söyleyene değil, söyletene bak, her sözden faydalan ibret alarak
30- Hakkın rızasına kavuşmak için, edep ve güzel ahlak sahibi olmak gerekir.
31- Vallâhi güzel etmiş,
Billâhi güzel etmiş,
Tallâhi güzel etmiş,
Allah görelim netmiş,
Netmişse güzel etmiş…
Hamit.
1-)Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.)[Bekara 216]
⚘⚘⚘