top of page
Yazarın fotoğrafıhüma

İlk önce gönüle sormak lazımmış,dilden önce.

Güncelleme tarihi: 21 Eyl 2018

Bir mübarek iklimdeyiz ya. Yaklaştık mağfiret ayına. Yollar yolcu dolu,rotaları menzile doğru. Yolda yoldaş çok önemli. Aynı yolun yolcuları ama dost mu birbirine.?

Aynı menzile doğru yol alıyorlar diye eminler mi birbirlerinin dillerinden,gönüllerinden.

Bir burukluk içimde.

Dost nedir.? Kimler dosttur.?Ya da dostlarımız kimlerdir. ?

Kimler üzülür üzüldüğümüzde yada kimler hisseder kanatlanmış gönlümüzü de ,birlikte gezer bizimle uçsuz bucaksız gökyüzünde.

Kimler durur arkamızda hata yaptığımızda,pişmanlık ile yanarken gönlümüz. Kim olur arkamızda,yanımızda durur dağ gibi,fırtına estiğinde, ılık rüzgarlar.

Biz mi seçeriz onları ,yoksa seçilmiş mi oluruz çoktan.?

Derler ki, bilenler seçilirmişiz ta zamanın başladığı yerden. Orada başlarmış dostluk.

Bir muhabbet düşermiş gönülden gönüle.

Yollar aşılırmış bir rüyanın peşinde.

Yolcu,ulaşınca menzile,hasret ile kucaklarmış bekleyen. Bizi çok beklettin diye.

Dostlar birbirinin rengine boyanırmış da,birine bakan öbürünü tanırmış.

Dost dediğin hayat yolunda yanında olanlar içinde gönlünün razı olduğuymuş. İlk önce gönüle sormak lazımmış dilden önce.

Ruhlar, donatılmış askerlerdir. Ezelden tanışanlar birbirini severler, birbiriyle uyuşamayanlar da bir türlü anlaşamazlar.

Buhârî.

İçimizdeki kötülüğü emredenin çoktur hileleri,oyunları. İnsan yemeden,içmeden kesilir ama özellikle dil hiç oruç tutmaz. Ağzına bir parmak bal çalar. Bir de mazeret bulur yaptığına konuşur durur. Dil işledikçe kalbi bozar,kalp bozuldukça da dile yansır bozukluk. Bir döngüdür gider.

İnsanın içindeki iyiliği emreden ses,sürekli savaşır, bağlanmış olanların, damarlarında dolaşan içindeki uzantısı ile. Vicdan derler adına.

Hazret-i Ömer’e, geceleri kāim (ibâdet hâlinde) gündüzleri sâim (oruçlu) bir şahıstan bahsedip hayli övdüklerinde o, söylenenlere aldırmayıp şöyle dedi:

“–Siz bana bahsettiğiniz kişinin;

a. Ticareti,

b. Komşuluğu,

c. Yol arkadaşlığı nasıl, onu söyleyin!” Demiş.

İnsan ömrü bu üç hususla imtihan ile geçip gider. Biri biter biri başlar. Yaşadığı hayat sürecinde kimlerle kesişmişse yolu herbiri imtihanı olur.

İnsanın kabının ne ile dolu olduğu bu imtihan sürecinde,damarına basılıp kabına biriktirdiği diline ve fiiline vurduğunda belli olur.

Hazret-i Mevlânâ bu gerçeği şöyle anlatır:

“Allâh’ın lutfu, ihsanı; Nil Nehri gibi akıp gidiyor. Fakat biz, Firavun ahlâklı olursak, o nehir bize kan kesilir.”

“Görmüyor musun? Senin yumuşak huylu temiz dostun, menfaatine dokununca, onunla zıt olunca yılan gibi olur.”

Korkmalı insan buradan kazandığı bir başka yerden akıp gider diye. Öyle tuzaklar çıkar insanın yoluna,o kadar sıkışır ki o tuzaklara düşmemek için rabbimizin lütfu ile çok gayret gerek.🤲🏻

Dua ile...



19 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Babam.

Comments


bottom of page