Sanki renkler daha bir parlak,koyu,belirgin yağmurdan sonra. Tatlı bir toprak kokusu,hafif bir serinlik var havada.
Bir zamandır hasretti yeryüzü yağmura. Çatlamış,kurumuş toprak ,bunalmış,buruşmuş zeytinler arzu ettikleri suya kavuştular az da olsa. Herşey doymuş,mutlu ve huzurlu görünüyor.
Rabbimizin çetin imtihana soktuğu sevgili kullarını sınadığı,sabır ve sebat lütfettiği nihayetinde de büyük bir sevinç ile şükür nasip ettiği zamanlar içinde bir müjdeli günler içinde bulunduklarımız.
Sevinçli,mükafaatlı ,güzel günler.
Geminin karaya,Yakub’un(as) Yusuf’a (as) ,Eyüp peygamberin şifaya ve evlatlarına kavuştuğu,Yunus peygamberin balığın karnından,Yusuf peygamberin kuyudan ve zindandan halas olduğu günler. Kavuşma,şifa ve kurtuluş günleri.
Bu dünya imtihanında sevinç ve üzüntü hep bir arada,bazen birlikte bazen birbiri ardına. Bu sebepten olsa gerek bir de derin acı ve ayrılık günleri bu günler. Peygamber neslinin kıyıldığı,hor görüldüğü ve ağır zulme uğradığı günler. Muharrem ayının gölgeli,karanlık tarafı.
Geçmişte yaşanmış, Kuran’ı Kerim’de anlatılan hadiselerin ortak yönleri var bugüne ışık tutan. Sadece kıssalar değil anlatılanlar. Birer şifa reçetesi.
Ayrılıklarda kavuşma,hastalara şifa, etrafı çevrilip sıkışmışlara halas müjdesi.
Bu kıssaları,kıssaların içinde insanları,peygamberleri derin derin düşünmek tefekkür etmek gerek. Şu dar-ı dünyada en yanlız,en hasta,en kaybetmiş,yıkılmış,en dört duvar arasında sıkışmış hissettiği anda , benzer durumları en ağır şekilde yaşamış Allah’ın sevdiği kulları ve onların hayatları çölde vaha gibi insan evladına.
Kim ayrı kaldıysa Yusuf as dan Yakup as gibi,kaybetse de gözlerini ağlamaktan. Yansa,kavrulsa gönlü hasretten güzel bir sabrdır ona düşen,bilsin ki sonunda kavuşur yusufuna.
Kim hasta olduysa yaralar içinde inlese Eyüp as gibi. Evlatları, kara toprağa karıştıysa birbiri ardınca,yârdan ayrılıp yapayalnız kalsa da bilsin ki şifa gelir, hastalık zail olur ,yalnızlık biter sonunda.
Yunus as gibi mahpus olsa,Nuh as gibi Umman’da kalsa, Yusuf as gibi kuyularda ihanete uğrasa gün gelir devran döner ,zamanı geldiğinde,yaşanacak olan yaşanıp geçtiğinde kazanmanın huzuru gönülde,yeniden doğmuş gibi bir gün kurtulur.
Formül açık. İmtihan geldiğinde tevekkül,sabır,say ve gayret.
Nihayetinde hem bu dünyada hem ahirette ferahlık ve sevinç inş.
“Mü’minin hayranlık verici bir hali vardır ki, başka hiç kimsede bulunmaz. O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64)
Hafız’ın mısraları çok uygun bu yazının nihayetine.
GÂM YEME
Şenlenir Yûsuf’la bir gün arz-ı Ken‘an, gam yeme!
Gam evinden dûr olur feryâd ü efgân, gam yeme!
Gün gelip elbet olur bedbâht olanlar bahtiyâr
Aynı minvâl üzre devretmez bu devran, gam yeme!
Ey gönül! Varlık evin tûfâna gark olsun, bırak!
Sen ki bilmişsin ezelden Nûh’u kaptan, gam yeme!
Gittiğin menzil uzak, yollar karanlık olsa da;
Mutlaka her yol bulur bir hadd u pâyan, gam yeme!
Sapma Ey can, doğrudan -kalsan da tek- Hâfız gibi
Yoldaşındır dâimâ kalbinde Kur’ân gam yeme.
Comments