Limon yemeği hele de kabuğu ile yemeyi çok seviyorum ben. Sevgimi sorgulayıp,limon ile ilgili bilgileri ararken çıktı karşıma. Sizler ne düşünürsünüz bilmem ama ben başlığı ilk gördüğümde fıkra sandım. Meğerse erbabına malum olan bir sendromun çıkış noktasıymış.
1995 yılında 44 yaşındaki McArthur Wheeler isimli şahıs, limon suyunun “tuhaf” olarak tanımladığı kimyası ile ilgili çok derin bilgilere sahip olduğunu düşünür kendisinin , yüzünü limon suyuna bular ve iki bankayı üst üste soymaya kalkar. İddiasına göre, limon suyunun görünmez yazılar yazmakta kullanılabilmesini sağlayan “gizemli” kimyası kendisini de “görünmez” kılacak ve bankadaki kameralar onu kaydedemeyecekti. Bankaları soymayı başarır, ancak tabi ki kameralar sorunsuz bir şekilde görüntü kaydını yapar ve aynı gün içerisinde polis onu kolayca yakalar.
Bu hikaye üzerine iki araştırmacı bir test yapmışlar.Az bildikleri halde çok bildiklerini iddia edenler ve çok bildikleri halde az bildiklerini düşünenler arasında. Test sonuçları az bildiklerini söyleyen kişilerin testte %90ını bilmiş, daha fazla soru yapabileceklerini iddia edenlerin ise sadece %10 oranında doğru cevap verdiklerini göstermiş.
Kruger ve Dunning sendromu denmiş çalışmanın sonuçlarının adına . Bu çalışmaları ile IG Nobel ödülü almışlar. (IG Nobel ödülü bilinen Nobel ödülünün farklı bir versiyonu. İronik,ilginç araştırmalara verilen)Onlar belirtilerini bulup adını koymuşlar ama bu durum geçmişten günümüzde insan olan her yerde var olmuş. Şaşırtmış,kızdırmış, hayrete düşürmüş diğerlerini cahilin cesareti.
Bilmezlermiş, bilmediklerini bilmezlermiş,bilenleri küçümser,kendilerini yüceltirlermiş bu sendromu taşıyanlar.
“Dünyanın sorunu akıllılar hep kuşku içindeyken cahillerin küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” Demiş Bertrand russell mesela.
Bizde de ;
Cahil bilgiliden daha cesurdur.
Cahilin cesareti çok olur!
Cehalet ile cesaret at başı gider.
Cehalet cesaret doğurur.
Boş başak dik durur, dolu başak eğik durur.
Akıllının düşmanlığı, cahilin dostluğundan daha hayırlıdır.
Gibi atasözleri ile anlatılmış.
Cehalet =bilgisizlik,acemilik, toyluk olarak açıklanırken, cesaret de yüreklilik,korkusuzluk,atılganlık,yiğitlik olarak ifade edilebilir.
Geçenlerde tam da konu ile alakalı bir haber vardı tv de izlemişsinizdir. 70 küsür cerrahi operasyon yapmış ama doktor olmayan birinin haberi. Diğerlerinin sağlığını hiçe sayan cahilin cesaretini. Kendini de düzgün iş yaptığı ,yaptığı operasyonlardan hiç şikayetçi olan olmaması ile savunuyordu.
İşitildiğinde biri olumsuz diğeri olumlu hisler uyandıran iki kelime yan yana geldiğinde bi-pervalık,haddini ve kendini bilmezlik anlatıyor. Cehalet,cesaretin güzel anlamını silip-süpürüyor. Cesaret, cehalete hiç yakışmıyor.
İlim ilim bilmektir.İlim kendin bilmektir Yunus’ca.İlim hakkı bilmektir Erenler’in dilinde gönlünde. Hak derken yaratanını ve bi konuda söz söylemeye hak sahibi olanı anlayabiliriz. Rabbini bilmek,bileni bilmek. Bu noktada da Şems-i Tebriz’i gelir dile.
Ne kadar bilsen de hiç bir zaman yeterince bilemeyeceğini unutma. Tevazudan şaşma.Ancak o zaman kurtulabilirsin bilginin cehaletinden.
Zümer süresi 9.ayete göre ”hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?”
Olmaz.
Temiz akılların dışında olanlar da anlamaz.
Rabbini,kendini,haddini bilmeyenler ile kesiştiğinde yolu insanın ayet-i kerimeye göre davranıp “selam”deyip geçmek gerek.
“O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) «selam» derler (geçerler).”
Furkan 63
Hayrlı Pazarlar.
Comments